Wednesday, December 21, 2005

Peruz 2


Sahnelerde kurulan dünyalar | Ergun Hiçyılmaz

O eski zaman müziğinin bedeni ritim ile birleştiği yılların mazi seslerinde her şeye rağmen "Alemin keyfi yerinde" ydi.

Sahnelerde başka bir alemin yaşandıgı dönemlerde her gece yeni bir dünya kuruluyordu. O eski zaman müziğinin bedeni ritim ile birleştiği yılların mazi seslerinde her şeye rağmen "Alemin keyfi yerinde" ydi.Mahyaların kuruluyor, başta Şehzadebaşı olmak üzere bilumum büyük kahvehaneler acilen "eğlencehane"ye dönüştürülüyordu.

Dersaadet"in bu değişikliği sadece mekanlarda değildi. Ama aranmak hayata küsmek anlamında değildi cibeler yerine getiriliyor ve hayat bu zaman diliminde icaplara uyularak yaşanıyordu.

"Turan", "Hilal" ve "Ferah" gibi Şehzadebaşı'nın meşhur sinemaları da eğlence ihtiyacına cevap verecek hale getiriliyordu... Artık dikkati çekecek programlar afişlere yansıyacak, günün en moda kantoları, düetto, operet, dram, komedi ve orta oyunları sahura kadar sürecek bir hayata renk kazandıracaktı.
Şüphesiz kanto ve düettolar bu renklerin içinde en alacalı olandı ve "renk körlüğü"ne muzdariplerin bile gözlerini "faltaşı gibi açabilirdi.

Bir yar sevdim küçücük
Kaşı gözü karacık
Ah cık cık maskaracık
Biraz maskaracık
Balolara götürdük, Göksu'larda gezdirdim
Yarim gibi görmedim
Ne kadar şık, ne kadar şık..."

Herşeyin erkanı ve makamı olacak
Öyle olmasaydı, ses fakiri olan ama l.55 boyu ile beden zengini addedilen Peruz yürek yangınında bir kundakçı olur muydu? Demek ki, kantoda "do-re-mi"nin dışında başka bir müzik "anahtar"ı var.
Herşeyin bir erkanı ve makamı olacaktır. Kantoda zaman zaman bu makamlarla karşılaşır ama kantocu da makama uygun hareketi de göremezsiniz. Göremediğiniz anlarda da bazen namlı kabadayılar sadece etrafı kesmekle kalmaz. Kimileri haraca keser, kimileri de "Bıçakçı Petri" gibi Peruz'un kalçasına ufak bir çizik atar.

Kanto dünyasında dünyasını şaşırmışların sebep olduğu bir yığın vaka mevcuttur. Ve bu tür kanto hadiseleri de eğlencenin en yüksek safhaya ulaştığı saatlerde yaşanacaktır.
Ramazan dolayısıyla içki olmadığından kimbilir çok rastlanan kanto çinkari bir aylık tatile çıkmakta ve oyunlar adaba uygun tarzda takdim edilmektedir.

"Beyimin gelişi hoştur.
Galiba cepleri boştur.
Şıkır şıkır da sen bana gel.
Tıkır tıkır da sen bana gel.
Bir günde gönül bağladım,
Muhabbet ne imiş şimdi anladım."

Şüphesiz her kanto, her kantocunun dilinde ayrı bir usul kazanıyor ama Samran, Verjin ve Mari Ferha gibi simalarda güzelliğe erişiyordu.

Source:http://www.yeniasir.com.tr/a/dizi/ramazan/ramazan17.htm

No comments: